Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gittiği Roma ziyaretinde(1 Şubat tarihli iletilerine bkz.) twitterda, aynen kopyalıyorum:
"Yüzyıl önceki fotoğraflardaki Roma’nın bugünden tek farkı, yollarında otomobiller yerine at arabalarının olması."
"Şehrin yüzlerce yıllık ihtişamlı binaları, meydanları, sokakları öyle korunmuş ki ne bir gökdelen ne de bir AVM var."
şeklinde şehirle ilgili görüşlerini paylaştı. Paylaştı paylaşmasına ama acaba bunları söylerken, ilk akla gelenin içine sıçtığımız halde hala güzel olmak için son kozlarını oynayan İstanbul olduğunu unutmadan, bunu söylemeye hakkı var mıydı? Sanki bilmem kaç yıldır ülkeyi yöneten iktidarın gönderdiği, neredeyse her önüne gelen yasayı onaylayan kendisi değil miydi acaba? Önüne gelenin alakalı alakasız her tür kanunda değişiklikler içeren ve adına torba yasa denen bir garabet olduğunu, bunların en başında da İmar Kanunu, Kıyı Kenar Kanunu ve diğer ilgili tüm mevzuatta değişiklikler yapıldığını herhalde gözden kaçırmış olacaktı. Yoksa gözden kaçırmamış olsa... Böyle bir serzenişe tabi ki en başta hakkı olan, bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak, ta kendisiydi.
Aslında olayın asıl suçlusu ve İstanbul'un ağzına sıçanlar da bizlerdik. Ne vardı otursaydık köyümüzde, tarhana çorbalarımızı yudumlasaydık,... Nitekim her birimiz taşı toprağı altın deyip gitmeseydik hala elimizde bir ikinci Roma yaşıyor olacaktı. Tü bize, kaka bize! Boşaltın ülen İstanbul'u!
Konuyla ilgili ve görüşlerimin bir kısmını yansıtması bakımından okunmaya değer bir yazı:
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/cuneyt_ozdemir/hepiniz_oradaydiniz_be-1173983