20 Temmuz 2014 Pazar

tarihi kitaplarda gay esintiler

   "...Bunun üzerine mücevhercinin oğlu genç çocuk, bana kibar sözlerle teşekkür etti, ben de onun ne denli zarafetle davrandığını ve onun bana karşı ve benim de ona karşı ne çok eğilim duyduğumuzu anladım; ve dostça konuşmaya, yüz konuğa bir yıl yetecek bolluktaki çeşitli leziz yiyeceklerden yemeye başladık. Yemeği bitirdikten sonra, yüreğimde bu çocuğun büyüsüyle ne çok hayranlık uyandığını fark ettim. Bunun üzerine uzandık ve tüm gece birlikte yattık. Sabahın yaklaşmasıyla uyandım ve yıkandım, genç çocuğa da içi kokulu suyla dolu bakır leğeni getirdim, o da yıkandı; ve ben yiyecek birşeyler hazırladım..."

    Dikkat ettim son zamanlarda kadın bedenini ve cinselliğini öne çıkaran filmler, reklamlar, klipler yanında erkek bedenini de bolca serper oldular. Bir eşcinsel olarak bu durumdan elbetteki şikayetçi değilim. Amma velakin daha muhafazakar (ve dahi muhafazakarMIŞ gibi davranan kesim) bunu muhtemelen istemiyor, çekemiyor. Ve genelde de ilk söyledikleri şey: "Eskiden böyle değildi. Bu tür şeyler yoktu bizim kültürümüzde. Bunlar hep Amaarikanyanın oyunları. Televizyonlardan sonra oldu. Allah muhafaza, çocukları korumak lazım." deyip hemen kanal zaplanır. Zira kendileri de atadan görme heteroseksüeldirler zaten. Bu eğilimleri sonradan öğrenilme olduğu için de pamuk ipliğine bağlıdır. En ufak bir gerilmede kopabilir, düşman gö...pardon, başına! 
   
    Devam edelim:

   "...genç çocuk büyük bir banyo yapmak, gusül abdesti almak istedi;  büyük kazanda su kaynattım, odunu ateşledim; sonra da sıcak suyu büyük bir leğene boşalttım; suyu tatlı ve hoş bir hale sokmak için soğuk su ekledim; genç çocuk leğenin içine girdi; onu kendi ellerimle yıkadım, ovuşturdum, masaj yaptım ve kokular sürdüm;..." 
   "Uyandığı zaman birşeyler yemek istedi; en iri ve en güzellerinden bir karpuz seçtim. Onu bir tepsiye, tepsiyi de halı üzerine koydum ve çocuğun başı üzerindeki duvarda asılı büyük bıçağı almak için yatağın üzerine çıktım.Genç çocuk benimle eğlenmek için birdenbire ayağımı gıdıklamaya başladı; bu davranışından öyle huylandım ki istemeden üzerine düştüm ve elimde bulunan bıçak yüreğine saplandı, o anda ölüverdi..."*

   Satırlardan anlaşılacağı üzere, hiç de iki hetero erkeğin yapacağı türden şeyler değil bunlar. Bildiğin oynaşmışlar yani. Ki bu masalların kaynağı da Hint-Çin-Arap-Türk kültürü karışımı diyebiliriz, zira masallar içinde de bolca Halife Harun Reşid'in adı geçmektedir. 

    Yukarıda alıntıladığımdan başka henüz okumadım ama okumayı istiyorum; Babür Şah tarafından bizzat kaleme alınan Babürname adlı eserde de Şahın erkek bir sevgilisinin olduğundan ve onda yerinin hep ayrı olduğundan bahsedildiğini bir tarih dergisinde okumuştum.

  İşte böyle Sebastian! Demek ki neymiş? Eskiden bu gibi şeylerin yok olduğundan bahsedilemezmiş, bizim kültürümüzde bu gibi şeylerin varlığının tarihi hiç de yeni değilmiş. Aksine çok gerilere gidebilecek kadarmış. Toplumda daha normal(şu ankine nazaran) karşılanıp karşılanmadığı konusu şu an için bir yorum meselesidir. Belki bu konuda fikir sahibi olabilmek için o dönem halkın düşüncelerini okumak, sosyoloji bilmek gerekir. Ama varlığı konusunda allamei cihan olmak gerekmiyor. Bir masal kitabında dahi bunları bulmak mümkün. Bazı şeylerin görünmüyor oluşu toplumda var olmadığı anlamına gelmiyor. Ki görüldüğü üzere de kör gözüne parmak yani. Bu da böyle biline!

*Binbir Gece Masalları 
Cilt 1/1 Syf 158-159
Yapı Kredi Yayınları

9 yorum:

Adsız dedi ki...

Uzun zamandır okumadığım türden bi yazıydı tebrikler.

Britney's Secret dedi ki...

İlk alıntı paragrafı okur okumaz, merak edip tamamını okumak istiyorum dedim. Eskiler yazı yazma işini cidden çok iyi yapıyorlarmış orası kesin. Geçmiş ile bugünü karşılaştırmayıp, düşündürmen çok güzel olmuş.

ah bi deli olsam dedi ki...

@liseli gay: teşekkür ederim sanırım okuduğum kitaplar bi garip :)

@Britneys Secret: ne övgüler ne yergiler ne sözler şaşarsın gerçekten de eskiler bu işi ilginç icra ediyorlarmış insan günlük dilde de böyle mi konuşuyorlardı diye düşünmeden edemiyor. tarihte karşılaştırma yapmak her daim doğru olmaz olduğu gibi kabullenmek daha doğru sanırım

Ogaybende dedi ki...

Osmanlı Edebiyatında çoğu yerde rastlarsın bu tarz olaylara :)

Unknown dedi ki...

Hiç unutmam bir gün edebiyat dersinde genç bayan hocamız divan edebiyatıyla ilgili konuşurken"... genellikle kadınlara hitaben yazılır ama erkeklere yazıldığı da olur ama biz bunu anlamayacağız..." demişti aklıma o geldi.
Özellikle Eski Doğu toplumlarında bu durumlar şimdikine kıyasla daha normal karşılanan ve günlük hayatın içine geçmiş şeylerdi örnek olarak İstanbul Kanatlarımın altında filminde (büyük ihtimalle izlemişsinizdir) IV. Murad ile Musa Çelebi'nin böyle yakınlaşmaları vardı. Daha böyle tarihi örnekler çoğaltılabilir..

ah bi deli olsam dedi ki...

@OGBD: aynen sadece osmanlıda değil eski devletlerin nerdeyse tamamında var herhalde

@Honki Ponki:"anlamayamazsınızzzz" deseydin heheh :)çok önceleri izlemiştim ama açıkçası hatırladığımı söyleyemem evet olmaması mümkün değil zaten

Bucera dedi ki...

öldürmeyeydi iyiydi

Kelimelere Sadakat Enstitüsü dedi ki...

O dönemi okumak halkın düşüncesi bilmek gerekmiyor aslında ,aslına da bakarsan toplumdan kopuk hayatlarını yaşamaya düşkün yanına "oğlan" getirten bir sürü padişah var.Yeniçerilere evlenmek yasak.Bu adamlar ne yapsın ? :)

Osmanlıda eşcinsellik yok der der bazı kalın kafalı tarihçiler,piyasada Osmanlıda eşcinsellik tarihiyle ilgili zibilyon tane de kitap vardır işin ilginci.Çok güzel bir paylaşımdı...

ah bi deli olsam dedi ki...

@bucera apla: tane tükenmiş aplam yapacak bişey yok nefes o kadarmış :)

@Kelimelere SE: Ben o kitaplardan özellikle o deönemde yazılmış olanları daha bir gerçekçi buluyorum şimdi yazılanlar bence gerçeği yansıtmayabilir veya popülist bir yaklaşımla yazılailir olduğu için belki de bunu tercih etmiyorum