Yağmurlu bir günde Beşiktaş'ta görüşmüştük onunla ilk. Ellerim ıslak ve buz gibiydi. İnternetten o kadar yazışmış ve sonrasında resmini görünce "Ohaaaa laaannnn, çok iyi!" demiştim içimden. Kendimi henüz kabullendiğim zamanlarda karşıma çıkmıştı ya o yüzden direkt olarak bunu ona belli edememiştim. Cebimde üç kuruşluk kalan paramla hesabı ben ödemiş, ay sonuna nasıl varacağımı düşünürken hayvan gibi de kahvaltı yapmıştım. Güzel çocuktu. Üniversite okumak için İstanbul'a gelmiş, akrabasının yanında kalıyordu. Benimse son senemdi. Şehirdan ayrılmadan önceki son zamanlarımı beraber geçirmiştik.
Normalde pek ayrıntıları hatırlayan bir insan değilimdir. Ama o günü unutamıyorum. Soğuk bir kış gününde Fındıklı'da buluşmuştuk. Biraz sohbet edip sahilde gezdik. Arkadaşlarıyla buluşacaktı.Üniversitesinin köşesine gelince arkadaşlarını gördü. Vedalaşmak için hızla yanıma sokuldu. Boyu benden ufaktı, boynuma sarıldı. Boynumdan öpmek için ayakuçlarının üzerine yükseldi. Soğuk, ıslak bir öpücük kondurup, acele bir şekilde el sallayıp uzaklaştı. Aniden gelişip beni derinden etkileyen bu durum karşısında ne yapacağımı şaşırmış, adeta hazırlıksız yakalanmış ve anın şokuyla sudan çıkmış balıktan farksız bir hal almıştım. Görüşürüz, diyebildim.
Sonra mı? Ben okulu bitirip memlekete döndüm. O da yaz tatili için kendi memleketine. İnternetten bir kaç sefer yazışmış isek de gözden ırak gönülden hayli ırak oldu. Aramaz sormaz oldu, soğudu. Ve ayrıldık. Çok üzülmüştüm, şimdikinin aksine. Daha yeniydim bu işlerde. Üzülünce hiç bir şeyin değişmeyeceğini, gidenin gelmeyeceğini öğrenmem uzun sürmedi.
Karakter olarak birbirimizden oldukça farklıydık. Ayrılmamız belki benim ruh sağlığım açısından iyi oldu. Ama gene de seviyordum onu. Dedim ya güzel çocuktu. Çok güzel çocuktu hem de. Facebook'umdaki mesajlarını silemiyorum. Saklıyorum yaptığımız saçma muhabbetleri. Arada resmini açıp bakıyorum. Hala eskisi gibi çok güzel. Hatta daha da güzel. En son öğrendim ki yavşaklığından hiç bir şey kaybetmemiş olmakla birlikte birisine aşık olmuş. Çocuk da bunun ağzına sıçmış. Bir yanım psikopatça ohh olsun derken bir yanım aşık olduğu çocuğu kıskanmaktan asla geri durmadı.
Ne zaman yeni bir ilişkiyi bitirmiş olsam aklıma gelir. İçim burkulur. Keşke mümkün olsaydı derim. Keşke farklı olmasaydık, keşke o zamandan beri devam etseydi. Kaç yıllık olacaktı şimdiye. Ne yazık işte! Hayat gelip geçiyor! Gençlik geçip gidiyor. Güzel sevmek, insan da onmaz yaralar bırakıyor!
10 yorum:
oldukça içten ;)
teşekkürler OGB :)
"şimdikinin aksine" fenasın, biliyorsun yani şimdi ne olduğunu :)
@KK:anam ne diyon sen anlamadım ama cümledeki yeri bakımından o zaman çok üzülmüştüm şimdi olsa o kadar üzülmezdim anlamını taşıyordu o öbek :P
bu yazıdan da anlıyoruz ki yaşadıklarımız değil sadece zaman geçiyor...
@fatih katılıyorum +1
kaytancım seviyorum seni :) kafanı dizime yatırıp uyutasım geldi şu yazdıklarından sonra.
sanki bir film izler gibi okudum kaytan,çok etkilendim,yllar geçmesiine rağmen hala içinde bir şeyler kalmış ve en önemlisi msjlarını hala silmemişsin..Valla ne diyim helal olsun sana...
@amorf:aynen öyle bir cümlede özetlediğin gibi. geçmiyor bi tarafta. onun umurunda mı zerre kadar değil. bense onun hakkında paragraflar döküyorum :(
@KTOG:sev beni sev beni :P uyurum valla:)
@Asi yapıncak:acıtıyor ama mesajlar dün gene baktım ben silmemiş olmama rağmen facebook anlamış olmalı ki mesajları kaldırmış artık yoklar :(
beğendim yavrum bu sıralar herkes byle çok içten yazılar yazıyo ağlayasım geliyo :/ yapmayın ya lütfen :'(
@gay panda: biz bişey yapmıyoruz kuzum hayat böyle geçiyor demek ki :P
Yorum Gönder