29 Ekim 2013 Salı

kimsesizlik başka bişey-2


   Bir gün ortak bir tanıdığımız ikinci bir evlilik yapacak oldu. Aile, eş dost derken nikah kıyıldı. Aklışlar ve tebrikler yapıldı. Söylemesi ayıp düğün yemeği olarak köftesiyle meşhur bir yere gidelim denildi. Yuvada çalışan tanıdığın eşi, çocuklara değişiklik olsun diye onları da, düğün sahibinden daha önceden izin alarak, getirdi. Anne tavuk gibiydi. Etrafında yaşları 4-8 arasında değişen altı çocuk... Cıvıl cıvıl... Çocuktular işte! Ne bileyim en az diğerleri kadar! Ama gene de bi ilgi açlıkları var. 

   Tanıdık, iki çocuğu ve bu yuvadaki çocuklardan biri aynı masaya oturduk. Köfteler geldi. Onun köftelerini üçe böldüm, kolay yesin diye. Bardağına ayranı  ikiye ayırarak doldurdum ki dökmesin. Yemekleri yiyip çayları içtikten sonra yavaş yavaş kalkma vakti gelip de ayaklanınca diğerleri de yanımıza geldiler. Birisiyle bilek güreşi yapmaya başladık, masamıza oturanla. Zayıf bileklerine karşı fazla direnmedim, direnemedim demek daha doğru olurdu. Omuzlarında taşıdığı yük şüphesiz, benden fazla. "Vay be!!! Ne kadar da güçlüsün, az önce içtiğin sihirli iksir seni çok güçlü yapmış." dedim. Hepsi sırayla başıma toplaştı. "Benle de yap, benle de yap!" diye. Hepsiyle tek tek yaptık, gönülleri olsun diye. Ama az biraz büyük olanı "Sen şakacıktan yeniliyorsun." dedi. "Olur mu dedim, az önce içtiğiniz o renkli şey var ya aslında sihirli o, yenemiyorum elimde değil. Gel bi daha deneyelim." dedim. Elimi daha bir kuvvetle tutup, yenildim. O zaman ikna ve mutlu oldu. 

   Tüm bunları bilirken, en başta bahsettiğim şu iki gencin salaklıklarına kızmadan edemiyorum. Salaklık diyorum çünkü bunun elle tutulacak bir tarafı yok. Beş dakikalık zevk uğruna, bir insanın hayatıyla bu kadar oynamak, onun hayatına dair bazı onarılamayacak sonuçlar ortaya çıkarmak başka bir sözcükle anlatılamayacak kadar ağır idi. Hatta çok daha fazla şeyi hak ediyordu da; o da edep sınırları dışına çıkıyordu, sustum. 

   Kız onaltı yaşındaydı, gençti. Kendi de çocuktu belki. Sevmiş çocuğu. Tanıkları olan arkadaşlarının ifadelerine göre çıkmaya başlamışlar. Ahh, o çağlarda aşk hem zordur, hem kolay. Çocuk da bunu tabi... Sonra askere gitmiş. Askerde araşmışlar, izne geldiği bir zamanda erkek bunu arkadaşının evine götürüp içeceğine ilaç atmış. Bayıltmış. Evet, evet aynen Yeşilçam filmlerindeki gibi. İnanmazdım bu tür olayların olabileceğine, "Yok canım sen de!" der dalga geçerdim. Ve olan olmuş. Kız hamile kalınca ortaya çıkmış durum. 

   Aile şikayetçi olmuş, erkek tutuklanmış. Nasıl da güzel gözleri var. Korkuyla karışık öğrenmiş hakim karşısında durmayı, sesi titremiyor. "Oğlum manken gibi adammışsın bu kıza mı kaldın, bundan dolayı mı içerde çürüyeceksin, yazık!" diye iç sesim dürttü. Sus, dedim! Bir ara gülesim geldi. Hala daha lise öğrencisi gibi el kaldırarak söz istiyor mahkemeden. Sen düşün nasıl da çocuk ruhlular daha. Erkek, kızın kendi rızasıyla birlikte olduklarını söylüyor, kız ise tecavüze uğradığını. Bir sürü konuşmalar, tanıklar, anne-baba feryatları. Tıklım tıkış mahkeme salonu. Bir de sıcak. Nefes verirken duman çıkıyor sanki ağzımızdan içerde. Üstümdeki cüppe yapışıyor sırtıma.   Hararetli bünyeler, gerilmiş sinirler yay gibi... Sanığın en ufak sözü anne babaya batıyor, hemen karşılık buluyor. Hakim tarafından sert bir biçimde bastırılıyor sesler. Mahkeme düzenini bozmamaları gerektiği hatırlatılıyor. 

Devamı gelecek...

4 yorum:

Unknown dedi ki...

el kaldırarak söz istemek.. lisede bile kalmadı ki artık.. o çocuk ciddi çocukmuş, çocukluk etmiş.. ne tuhaf...

huzur dedi ki...

İnsan tamamlar değil mi? Sürekli bir ''zeigarnick etkisi''... Alacağın olsun Kaytan, bekliyorum ''son bölümü'' :)

Adsız dedi ki...

Bu yapılır mı be kaytannn ,heyecanla okuyordum ki sagdaki devamı gelecek yazıyı okuyunca kalakaldım:))

hoşaf dedi ki...

@Kaan: dedim ya çocuktu işte ikisi de hem de.

@huzur:napayım çok uzun yazıları okurken sıkılıyorum aynı düşünce ile de uzatmamak adına yapıyorum ama 3 bölüme ilk defa uzattım :)

@asi yapınca: napayım ama Asi yapıncakcığım fazla uzun olacaktı baksana :S bak bugün yazıyorum son bölümünü :)