Bir gün annemle oturuyoruz evde. Ben bilgisayardan mı açtım yoksa çalan ıradyoda mı hatırlamıyorum, Hatçam türküsü çıktı. Çok severim bu türküyü neden bilmiyorum. Sümer Ezgü'den başka kimselerde dinlediysem de beğenemem. İnce tığıyla bişeyler örüyor, hiç durmaz zaten. Sözde bana çeyiz düzüyor garibim ama bilmiyor tabi durumumu. Neyse, aniden örmeyi bıraktı:
-Ne zaman bu türküyü dinlesem bizim köyde Hatça diye bi kadın vardı o gelir aklıma, dedi. Sonra etraflıca bana anlatmaya çalıştı. Ancak ben köyden ayrıldığımızda henüz 2 yaşıma bile girmediğimden, herkesi simaen tanısam da isim ve akrabalık bağı olarak tanımıyorum.Anlamadım bir çok söylediğini, sadece "Hı hı, biliyorum." demekle yetindim.
-Gençken pek güzel bi kadındı bu Hatça, sarı sarı saçları vardı, yazmasının altında belikleri görünürdü. Çok güzel gelirdi bana. Çocukluk işte, bakmaktan alamazdım kendimi, dedi.
-Bizim köyden falancalardan filanca da Hatça'yı almak istemiş. Ama Hatça'nın gönlü yokmuş. Adam da sen misin gönlü olmayan, deyip nefesi kuvvetli bi hocaya, bir büyü yaptırmış. Büyü tutmuş. Adam, Hatça'ya sonraki gidişinde Hatça gönül vermiş, adama varacak olmuş. Ama ne olduysa olmuş adam gitmiş başka birisiyle evlenmiş. Hatça'ya yapılan büyüyü kuyudan çıkaracak olmuş, amma ne fayda bulunamamış. Büyü o büyüymüş. Hatça, aklını yitirdi, ondan sonra iflah olmadı. Belki aklı yerine gelir diye biriyle evlendirdiler ama yeni adamını eve almaz, kapılardan da içeri sokmaz. Adamceğiz de ne etsin bırakmaz sahip çıkar gene, kadın der evi çekip çevirsin der ama Hatça kendinden geçmiştir. Ne kadınlık yapar, ne adama ne kendine bakar. Yaaa oğlum, Allah iyiylerle karşılaştırsın, insanların başına herşey geliyor, zor böyle şeyler, dedi.
-Yaşıyor mu kadın, anne? dedim.
-Yaşıyor, yaşamaz mı dedikten sonra yine tafsilatlı bir tarife geçti.
İşte bu türküyü ne zaman dinlesem, aklıma bu Hatça gelir benim." dedi. Derin bir soluk koyverdikten sonra tığını bir ileri bir geri çekerek oyasına döndü.
Şimdi artık benim de aklıma ne zaman bu türküyü dinlesem tanımadığım, ama hikayesini, acısını paylaştığım o Hatça geliyor. Bir yerim inceden titriyor, sonra geçiyor:
"Ellerin köyünde Hatçam, gahir çekilmez.